Ses Kocaeli’den Tuğrul Kırankaya geçen haftaki yazısında İsmet Çiğit’in Kocaeli Zirve Gazetesi’ne gelişi ile ilgili kafasına takılan bazı soruları dile getirmiş ve bunlara cevap istemişti.
Ben bu konulara çok fazla girmeyi istemiyordum ama madem rahmetlinin gazetesinde madem en yakın arkadaşı soruyor, bunlara cevap vermek de boynumuzun borcudur, diye düşünüyorum.
Hiç uzatmadan direkt soru ve cevaplara geçmek istiyorum.
Tuğrul’un sorduğu ilk soru İsmet Çiğit neden Ses Kocaeli’den ayrıldı?
İsmet Ağabey’in maaşını veremiyordunuz Tuğrul kardeşim.
Adam beş parasız kalmıştı.
Hatta İsmet Ağabey, evindeki eşyalarını satmak zorunda kalmadı mı?
İsmet Ağabey, bunu da Güngör Arslan’ın sağlığında açık açık yazmadı mı?
Bunu daha başka nasıl izah edebilirim bilemiyorum artık.
Gelelim ‘’İsmet Çiğit neden Kocaeli Zirve’ye transfer edilmiştir?’’ sorusuna.
İsmet Ağabey’i transfer etmemin tek bir sebebi yoktu aslında.
İsmet Ağabey’in hem ekonomisi hem morali çok bozuktu, bu artık onun yazılarına bile yansımıştı artık.
Kocaeli’nin en iyi gazetecisinin bunu hak etmediği düşüncesindeyim.
Çünkü bu kente böyle bir gazeteci ve yazar bir daha gelir mi bilmiyorum ama ona sahip çıkmazsam mesleğe olan saygımı yitiririm, diye düşünüyorum.
Ayrıca Kocaeli’nin en marka yazarını gazetesinde kim istemezdi ki?
Bunun yanında Güngör Arslan’a uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle kıpırdayacak hali yoktu.
Hatta aylarca kirasını ödeyemediği için dükkan sahibi olan Necmi Bey, beni aramış, konu ile ilgili benden yardım rica etmişti.
Ben de Necmi Bey’e ‘’Benim Ses Kocaeli ile herhangi bir bağım yok. Bu sorunu onlarla çözmen gerekiyor.’’ Demiştim.
Necmi Bey’e öyle söylemiştim ama Ses Kocaeli ile hiçbir bağım olmadığı halde Güngör Arslan’ın, hapisten çıktıktan sonra ziyaretine gittiğimde birkaç kiralık parayı zarfın içinde masasının üzerine bırakmıştım.
(Aramızda geçen herşeyi açıklamak zorunda kaldığım için bunu da hicap duyarak yazdığımı belirtmek isterim.)
‘’Tahsin senin için ne yapabilirim’’ diye sorunca bana, ben de ‘’Hiçbir şey. Teşekkür ederim abi.’’ dedim.
Bunun üzerine duygusal bir ses tonu ile ‘’Tahsin, sen bana hep kardeşlik yaptın ama ben sana abilik yapamadım. Sana yapacağım en büyük abilik, Faruk Bostan ve İ.Ş.’dan uzak dur, demek olacak. ’’ Dedi ve bu isimlerden neden uzak durmam gerektiğini sebepleriyle birlikte anlattı.
Uzun uzun sohbet ettikten sonra gazeteden ayrıldım.
Bir ay kadar sonra Güngör Arslan, telefonla beni arayarak kahve içmeye davet etti. Gittim. Bir süre sohbet ettikten sonra birkaç defa tekrarlayarak ‘’İsmet Çiğit’i ne zaman alıyorsun’’ diye sordu bana…
Ben de kendisine ‘’İsmet Ağabey ile yollarını ayırdın mı?’’ diye sorduğumda aynen şunları söyledi;
‘’Tahsin, İsmet Çiğit ile yollarını ayıracağın zaman ilk bana söyle demiştin. İsmet abi ile konuş, çalışmak isterse benim için bir sorun yok, çalışsın seninle. Bana da maaşlı çalışmayı teklif etseydin ben de kabul ederdim.’’ Dedi.
Bunun üzerine ‘’Sen ne kadar maaşla çalışmayı kabul edersin ki’’ diye sorduğumda bana ‘’10 bin lira maaşla Kocaeli Zirve’de çalışırım. Her şeyi kağıda yazarız. Hassasiyetlerini biliyorum,’’ dedi. (Aramızdaki bu konuşmayı kendisi de bir süre sonra İsmet Ağabey ile paylaşmış.)
Üç gün sonra yine biraraya geldiğimizde daha önce birlikte çalıştığımız dönemde yayıncılık ilkeleri açısından bazı sıkıntılar yaşadığımızı belirterek artık beraber çalışmamızın doğru olmayacağını, İsmet Ağabey ile yollarını kesin olarak ayıracaksa onunla çalışmak istediğimi söyledim.
Bu görüşmeden kısa bir süre sonra da Güngör Arslan’ın bilgisi dahilinde İsmet Ağabey ile bir iş yemeği yedik ve anlaştık.
Durum bundan ibaret.
Ayrıca Güngör Arslan’la hiçbir zaman aramızda bir sorun olmamıştır. Beni dinlemeyip, ona kızdığım çok olmuştur ama birbirimize karşı en ufak kırıcı bir sözümüz dahi yoktu.
Bu nedenle İsmet Çiğit’in bana gelmesinden rahatsız olmayacağı gibi Kocaeli Zirve onun için gidebileceği en doğru gazeteydi.
Allah şahidim olsun ne çevremden ne arkadaşlarımdan ne de siyasi bir noktadan ‘’İsmet Çiğit’i al, onunla çalış’’ diye her hangi bir telkin ya da öneri almadım.
Bu tamemen benim inisiyatifim ve kararımdı.
Kimse öküzün altında buzağı aramasın, biraz dönüp kendine baksın.
YEREL BASINI FARUK BOSTAN SUSTURDU!
Güngör Arslan’ın Cinayeti’ne Faruk Bostan’ın saçma sapan ve olayı saptıran haberleri ile sahip çıkıyor gibi görünmesi bütün yerel basını susturmuştur.
Bir yerde Faruk Bostan’ın parmağı varsa oraya herkes tereddütlü yaklaşıyor çünkü.
Kocaeli’de Faruk Bostan’ı tanıyan herkes, bu adamın sadece ‘’Allah Bir’’ dediğine inanır, gerisine inanmaz.
Ayrıca Faruk Bostan, menfaatsiz bir iş yapmaz.
Güngör Arslan’ın ailesi ne zaman çıkıp da ‘’Güngör Arslan, Faruk Bostan’ı Ses Kocaeli Gazetesi’ne sokmazdı, şimdi onun yerine geçmek için göstermelik işler yapıyor. Faruk, Güngör Arslan’ın öldürülmesinden nemalanmasın, önce onu nasıl sattığının hesabını versin.’’ Derse yerel basın o zaman Güngör Arslan’ın katledilişine sessiz kalmaz diye düşünüyorum.