Kocaeli gazetesi yazarı Tanzer Ünal köşe yazısında Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı danışmanı Ömer Polat'ın yakınlarının ortak olduğu CNR şirketinin 15 yılda Büyükşehir'e kaç liralık baskı faturası kestiğini sorguluyor
Birinci gün…
“KENTKONUT’un usulsüz ve yolsuzluklardan toplam 25 milyon 561 bin 476 lira 13 kuruş zararını kim ödeyecek?” diye sormuştum.
İkinci gün…
“Kocaeli Büyükşehir, neden Türkiye’nin en borçlu belediyesi?” sorusunu yöneltmiştim.
Birkaç gün ara vermiştim, devam ediyorum.
Bugün konumuz, Ömer Polat.
Sorumuz şu:
“Danışmanın Ömer Polat, 15 yılda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve şirketlerine ne kadar fatura kesti, açıkla!”
Biliyorum, Ömer Polat hemen itiraz edecek.
“Ben o matbaa şirketine ortak değilim ki, o şirket çocuklarımın” diyecek.
Kâğıt üzerinde öyle olabilir, ama bu Ömer Polat’ın himayesi ve kontrolünde olan o şirketin 15 yılda Büyükşehir Belediyesi’ne milyonlarca fatura kestiği gerçeğini değiştirmez.
Ortada bir “tatlı su kurnazlığı” var.
“Tatlı su kurnazı” kime denir, bilirsiniz.
Kendisini akıllı, başkalarını aptal sananlara
Kâğıt üzerinde çocuklarının görünse bile, o matbaa şirketi Ömer Polat’ındır.
Ömer Polat ve varsa-bilemeyiz- gizli ortaklarının.
O şirket, bir aile şirketidir.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, belediyenin yan şirketleri ve çoğu ilçe belediyesinin koşulsuz verdiği “baskı işleri” sayesinde büyüyen bir aile şirketi…
Buna Ömer Polat’ın “makam ve siyasi nüfusunu kullanarak” değişik sanayi kuruluşlarından aldığı işleri de ekleyin.
Bugün size anlatacaklarım, herkesin bildiği şeyler
Sevgili okurlarım, aslında bugün size anlatacaklarım bilinmeyen şeyler değil.
Toplumda, AKP’de, belediye çevrelerinde, siyasiler arasında herkesin yıllardır dilinde.
Bir yerde “Ömer Polat” ismini anın, hemen size “Büyükşehir Belediyesi’ni götüren adam mı?” diye sorarlar.
Kim bu Ömer Polat?
Eğitimi ne?
Mesleği ne?
Donanımı ne?
Kaç dil biliyor?
Ne gibi “üstün özellikleri” var da, 15 yıldır aralıksız Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun danışmanlığını yapıyor?
Hem de “en has” danışmanı…
Yanından hiç ayırmadığı “en muteber” danışmanı…
Danışmanlığının yanı sıra dönem dönem belediye şirketlerinin yönetim kurulunda da bulunuyor.
Yönetim kurullarında hangi engin bilgilerini ortaya koyduğu, şirketlerin iyi yönetilmesine ne gibi katkılarda bulunduğu, yıllardır kamuoyu tarafından hep merak edilir.
Bildiğim kadarıyla; Ömer Polat lise mezunu, mesleği bir zamanlar muhabirdi, yabancı dili yok!
İşin garip tarafı şu:
İbrahim Karaosmanoğlu, 15 yıl önce, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiğinin ertesi günü, gazetemizi ziyaret etmişti.
Yanında Ömer Polat da vardı.
Ömer Polat bir ara haber servisine geçince, Karaosmanoğlu’na “Danışmanınız hayırlı olsun” demiştim.
“Kim danışmanım?” diye sordu, “Ömer Polat” dediğimde aynen şu ifadeyi kullanmıştı:
“Ne danışmanı? Ortaokul-lise mezunundan danışman mı olur? Danışman dediğin iki üniversite bitirmiş olacak, iki üç yabancı dil bilecek… Nereden çıkarıyorsun, Ömer’den danışman mı olur hiç! Yanımda dolaşıyor işte…”
İbrahim Karaosmanoğlu böyle söylemişti, ama ne olup ne bittiyse, üniversite mezunu olmayan ve de yabancı dil bilmeyen Ömer Polat tam 15 yıldır Karaosmanoğlu’nun bir numaralı danışmanı!
Hatta danışmanlıktan öte, belediyede ve belediye dışında “başkan adına” hareket eden kişi!
Astığı astık, kestiği kestik.
Yaptıramadığı iş yok.
Evet başkan, Ömer Polat’ın 15 yıl boyunca danışmanlık sıfatından ticari çıkar sağlaması doğru mu?
Bu konuyu ilk kez dile getiriyor değiliz.
Ömer Polat’la ilgili sıkıntı Kocaeli medyasında defalarca dile getirildi, ama İbrahim Karaosmanoğlu ne hikmetse hep kulağını tıkadı.
“Üç maymunları” oynadı, duymadı, görmedi, ağzını açıp tek kelime söylemedi.
Oysa Ömer Polat’ın “danışmanlık sıfatından ticari çıkar sağlaması” hem “yasal” hem de “etik” değildi.
Hangi resmi görevli, bu görev danışmanlık dahi olsa, çalıştığı kurumla ticari işlere girer?
Buna nasıl izin verilir?
Herkesin kafasındaki soru işareti bu!
Bunu bir başkası yapmaya kalksa, daha işin başında biletini keserlerdi.
Hemen kapı önüne koyar, yasal takip başlatırlardı.
Ama her nedense, Başkan Karaosmanoğlu bunu yapmadı.
Biz Karaosmanoğlu’nun Ömer Polat’ı danışman olarak yanında tutmasına bir şey demiyoruz.
Bir lise mezunundan öğreneceği şeyler vardır, kendine göre danışacağı şeyler vardır, danışır.
Ama Ömer Polat’ın danışmanlık sıfatını kullanarak aile şirketine ticari kazanç sağlamasına izin vermemeliydi.
Şimdi ben bunları neden yazıyorum?
Yazıyorum, çünkü görevimiz.
Gazeteler, halk adına kamu kurumlarını denetler.
Tespit ettiği yanlışlıkları yazar, yorumlar, takipçisi olur.
Toplumun bilgi edinmesini sağlar.
Denetlemek, belediye meclislerinin de görevidir.
Ama bu sistemde, günümüzün bu hoyratlığı içinde, çıksın AKP’li bir meclis üyesi hesap sorsun bakalım.
Sorabilir mi?
Soramaz.
Ya muhalefet partilerinin meclis üyeleri?
Onlar kısmen de olsa görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar, ama dinleyen kim?
Diğer gazetelerin durumu da malum…
Sonuçta kala kala bu görev bize kalıyor.
Matbaacılar Derneği Başkanı Mehmet Şen’e sordum, dedi ki…
Bu yazıyı yazmadan önce kısa adı KOMATDER olan Kocaeli Matbaacılar Derneği Başkanı Mehmet Şen’i aradım.
“Siz son 15 yılda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin herhangi bir baskı işini yaptınız mı?” diye sordum.
“Yapmadım, teklif dahi almadılar” dedi.
“Derneğin kaç üyesi var?”
“65… Kâğıt ve malzeme satanları çıkarsak, 45 üyemizin baskı tesisi var…”
“Diğer üyelerinize acaba bir sorabilir misiniz, Büyükşehir Belediyesi’ne baskı işi yapmışlar mı?”
“Tanzer Bey, sormama gerek yok, çünkü yönetim kurulu toplantılarımızda Büyükşehir Belediyesi ve Ömer Polat’ın durumu sık sık gündeme geliyor. Bütün üyelerimiz bu durumdan şikâyetçi. Biz arkadaşlarla İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan’ı ziyaret ettik, üye firmalarımızın isimlerini ve iletişim bilgilerini verdik, ‘Baskı işleriniz için teklif alırsanız seviniriz’ dedik. Sağ olsun Nevzat Bey bizim bu ziyaretimizi memnuniyetle karşıladı ve bazı üyelerimiz İzmit Belediyesi ile iş yapıyorlar. Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nu bu konuda ziyaret etmeye gerek bile duymadık, çünkü her şey ortada… Ziyaret etseydik ne değişecekti?”
İşte bu nedenle “Başkan hesap ver, öyle git” diyoruz
Daha önce de yazdım.
Siyaset, “meslek” değildir.
Siyaset, belirli bir dönem topluma hizmet için “sorumluluk” almaktır.
Sorumlu kişiler, “hesap” verir.
İbrahim Karaosmanoğlu’nun belediye başkanlığı 31 Mart’ta bitiyor.
Bu nedenle bugünler, Karaosmanoğlu’nun tam “hesap verme” günleridir.
Çıksın ortaya, “Ben 15 yıl boyunca Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumluluğunu taşıdım. Bugüne kadar yaklaşık 30 milyar liralık bütçeyi yönettim. İşte hesabım” desin.
Daha önce iki soru sorduk, bunları cevaplandırsın.
*KENTKONUT’un Sayıştay raporu ile belirlenen 25 milyon liralık zararını kim ödeyecek, bunu söylesin.
*Kocaeli Büyükşehir, neden Türkiye’nin en borçlu belediyesi, bunu cevaplasın.
Ve bugünkü sorumuz:
“Danışmanınız Ömer Polat, 15 yılda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne kaç milyonluk baskı faturası kesti?”
Tabii biliyorsun, tekrar edeyim, Ömer Polat derken, kâğıt üzerinde Ömer Polat’ın çocukları üzerine görülen CNR Basım’dan söz ediyorum.
CNR Basım…
*Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ne kadar fatura kesti?
*Büyükşehir’e bağlı şirketler KENTKONUT, İZAYDAŞ, İZGAZ (satılmadan önce), ANTİKKAPI, ULAŞIMPARK’a ne kadar fatura kesti?
*Bu şirketin baskı işleri dışında kestiği fatura var mı?
*15 yılda ilçe belediyelerine ve bu belediyelere ait şirketlere kestiği faturaların tutarı ne?
Kaç milyon?
3 milyon mu, 5 milyon mu, 10 milyon mu, 100 milyon mu, daha mı fazla?
Bunu kamuoyu bilmek istiyor.
Karaosmanoğlu, şu sorulara da cevap vermeli:
*“Belediye çalışanı Ömer Polat’ın aile şirketine, 15 yıl boyunca, sorgusuz sualsiz milyonlarca liralık baskı işi yaptırmanız yasal mı, yasal olmasının ötesinde etik mi?”
*Neden belediyenin baskı işleri Kocaeli’deki bütün matbaalara dağıtılmadı, matbaalardan teklif alınarak rekabet koşulları yaratılmadı?
*Bu uygulamayla danışmanınız Ömer Polat’a “haksız kazanç” sağlamış olmuyor musunuz?
*Rekabet koşulları yaratılmadan bir kişiye sağlanan bu haksız kazancın içinde “tüyü bitmemiş yetimin hakkı” yok mu?
*Bu yapılan, dolaylı olarak “devlet malına el uzatma” değil mi?
Evet, başkan!
Görev süren doldu, gideceksin.
Ama gitmeden, sorumluluk taşıdığın 15 yılın hesabını ver!